25 Aralık 2013 Çarşamba

Yılbaşı Gecesi Makyajı


Evet…Nasıl görünmek istiyorsunuz? Dışarıda mısınız, evde mi? Benim favori yılbaşı makyajım göz makyajında biraz iddialı. Şöyle anlatayım, anlatmadan önce göstereyim;

 


Bu arada aradaki fark anlaşılabilsin diye bir gözümde kar taneleri uygulaması var, diğerinde yok…

Fondötenle başlıyoruz. Lancome Teint Idole, 035. Sonrasında göz makyajı sabitleyicimizi sürüyoruz. Bu önemli çünkü göze ağır bir makyaj yapacağız. Kalıcılık ve tutuculuk gerekli. MAC Painterly her zaman favorim. Cildin emmesini bekleyip, göz makyajına başlayalım. Ana far paletlerimiz Dior 5li Smoky Design 008, Dior tekli ışıltılı siyah füme 088 ve Guerlain 04 Two Gossip. Smoky görüntü verecek başka bir palet de tabi ki kullanılabilir. Dior un paletinden beyaz ışıltılı kremsi bazı göz kapağına komple uyguluyoruz. Ardından paletin içindeki 2 tane koyu rengi karıştırarak yine komple göz kapağına uygulamamız gerekiyor. Koyuluk derecesini kendiniz ayarlayabilirsiniz. İlk kat yetmez ise ikinci bir kat uygulayıp koyulaştırabilirsiniz. Arkasından Dior 088 ve Guerlain paletindeki koyu moru karıştırıp gölge yapıyoruz. Bunlardan sonra yine Dior paletine dönüp gri metalik ışıltılı kremsi farı sadece parmak uçlarımızla tüm far uygulamasının üzerine yerleştiriyoruz. Bu son dokunuş ışıl ışıl bir görünüm yaratıyor, ama simli değil, sadece yoğun metalik ışıltı. Doku çok ince olduğu için altta uygulanan renkler gayet belirgin kalırken, gözlerimiz mücevher gibi ışıldıyor…Evet sonrasında yine Dior paletinden siyah linerı MAC ın özel ucu kesik liner fırçası (212) ile tüm gözümüze uyguluyoruz. Kalın ve hafif kuyruklu bir hat çekebilirsiniz. Farlar çok koyu olduğu için zaten linerı ne kadar koyu ve kalın çekerseniz o kadar iyi…Şimdi sıra kirpik kıvırıcı ve rimelde. Bol rimel uygulamasını takiben gözlerimizi bu makyajı hazmetmesi için biraz dinlendiriyoruz. Rimelde iyice kurusun.

 

Şimdi gelelim takma kirpiklere. Ben MAC in tek parça halindeki takma kirpiklerini kullanıyorum. Tek tek takılanlara oranla uygulaması çok daha kolay ve kesinlikle yapay durmuyorlar. Sadece biraz el yatkınlığı gerekiyor. Kendi su bazlı yapıştırıcısı ile kolayca uygulanıyor. Yapılı makyajın üzerine uygulayacağımız için bir far fırçasının ters ucu ile gözümüzün üzerine hafifçe bastırarak tutalım. 5 saniye de yapışıyor. Eğer takma kirpik deneyiminiz yoksa önce bu makyajın provasını yapın. (Veya beni arayın, makyaj randevusu alın:-) Çünkü bu kadar makyajı yapıp sonra da takma kirpik aşamasında tüm makyajı mahfederseniz çok üzücü olur…Takma kirpikleri taktıktan sonra liner ı bir kat daha geçmek lazım, çünkü su bazlı yapıştırıcının izleri kalabiliyor.




Velhasıl kirpikler de tamamsa, artık Dior’un kirpiklere kar yağmış görünümü veren “kar taneleri” ürünü ile makyajımızı tamamlıyoruz. Bu ürünü eğer 8 yıl önce ki yılbaşı sezonundan almamış iseniz, şu anda bulmanız imkansız. Evet tam 8 yıl önce vardı ve ben tabi ki almıştım. Ürün kalem formunda, çevirdikçe ucundaki ince tüpten beyaz bir sıvı akıyor. Bunu kirpiklerinizin üzerine dokundurup çekiyorsunuz, ve işte kirpiklerinizin ucunda kar taneleri..Işıl ışıl…Çok özel…Ve şık.

Göz altına Krylon Transparent Powder uygulayıp, bu mucizevi ürüne inanamayarak göz makyajımızı tamamlıyoruz. Bu kadar ince bir pudra nasıl olurda bu kadar kapatıcı ve aydınlatıcı olabilir. İçine peri tozu katmışlar galiba…

Yanaklara hafif bir renk veriyoruz. Sarı bazlı bir allık tercih sebebi. Ve elmacık kemiklerimizin üzerine Dior Illuminating Lace Effect Powder 002 uyguluyoruz… Spotlar altında elmacık kemiklerinize herkes bayılacak. Bu micro simler olağandışı elegan.

Ruj olarak sadece ışıltı öneriyorum, o da gloss tarzında. YSL Golden Gloss un ışıltıları mükemmel ama glossta ışıltı söz konusu olduğunda Chanel her zaman ilk tercihimiz. Kaşlarımızı unutmayalım. Gözler bu kadar koyu olunca kaş rengini açmak gerekiyor. Ben MAC in sıkıştırılmış beyaz pudrası ile kaşlarımın rengini açtım. Evet, pudrayı far fırçası ile kaşlarınızın üzerine uygulayın. Yoksa kapkara kaşlı ve kapkara gözlü olursunuz...

Evet makyajımız bu kadar. Aslında vurgu sadece gözlerde. O yüzden ne giyerseniz giyin, ne renk giyerseniz giyin, bu makyaj sizi tamamlar.

Hanımlar, iyi seneler. Umarım 2014 mutluluk, sağlık, başarı, huzur ve nice güzellikler getirir.

Güzel kalın,

Helen

18 Kasım 2013 Pazartesi

Liderlik...Çünkü hayal gücü bilgiden daha önemlidir....



Bu haftanın psikoloji yazısı az ama öz. Konumuz liderlik.
Bu konuyla ilgili yapılan sayısız araşırma, yazılan sayısız kitap, düzenlenen onbinlerce eğitim... Herkes liderin özelliklerinin peşinde, lider olunur mu, doğulur mu, herkes liderini arıyor...

Tüm liderlerin en önemli ortak özelliği neymiş biliyor musunuz? "İyimser ve vizyonist olmaları" aslında başka bir deyişle hayalperest olmaları... İyimserlikle, gelecekte olmasını hayal ettikleri bir sahneyi gözlerinin önünde canlandırabilmeleri... Bir hayali kendi (ve başka insanların) kafalarında görüntü (vizyon) haline getirebilmeleri...

Şaşkınlık verici deha Enstein’in bu konuyla ilgili olmasa da, bu konuya uygun düşebilecek sözünü anımsamakta fayda var: "Imagination is more important than knowledge"

Evet, liderler, içlerinde çocuksu ve saf bir iyimserlik taşıyan hayalperestler aslında...Tabi ki sadece bu kadar değil. Sonrasında bu hayalleri gerçeğe dönüştürecek enerji, kararlılık ve insanları peşinden sürükleme becerisi gibi özelliklerde gerekiyor...

Ama her şeyin bir hayal ile başlaması ne hoş değil mi?

Gerçekle hayali ayırt edemeyen beyin, gerçek sandığı hayale doğru koşmaya başlıyor.. Böylece insanoğlu uzaya mekik gönderiyor, muazzam köprüler ve gökdelenler inşa ediyor, akıllı telefonlar yapıyor, DNA şifrelerini çözüyor...

Gerçekçi olmak iyi hoş ama, yanına destekleyici özellikler eklenmiş güçlü bir hayalperestlik insanoğluna çağ atlattırıyor:) Deha ile deli arasında o yuzden bu kadar az fark var…

Çünkü hayal gücü bilgiden daha önemlidir...



17 Kasım 2013 Pazar

Yeni Yıl Oyuncaklarım ! HR MASCARA, SISLEY IŞILTILI GÖZ KALEMİ, GUERLAIN ULTRAVIYOLET ETKİLİ OJE, DIOR’DAN YILBAŞI RUJU VE MUCİZEVİ LA PRAIRIE PUDRA !



Duty Free'ye Yılbaşı Gelmiş...

HR MASCARA, SISLEY IŞILTILI GÖZ KALEMİ, GUERLAIN ULTRAVIYOLET ETKİLİ OJE, DIOR’DAN YILBAŞI RUJU VE MUCİZEVİ LA PRAIRIE PUDRA !

Uzunca bir süredir yazamadım. Ama hep aklımdaydınız, bunu telafi edeceğim, söz…

Başlıktan anlaşılacağı üzere, geçen hafta yurtdışına çıkma fırsatım oldu… Dutyfree yılın bu zamanı çok hoş oluyor. Hristiyanların “Holiday Season” olarak adlandırdıkları, herkesin Christmas sebebi ile muhakkak evine gitmesi gereken ve genelde Aralık sonu başlayıp Ocak ın ilk bir iki haftası süren bu “Tatil Sezonunda”, bir nevi herkes seyahat ediyor ve yolu havaalanlarında Duty Free dediğimiz alışveriş merkezlerine düşüyor.

Yıllarca çalıştığım şirkette, yurt dışı ile bağlantılı tüm işlerimizi Aralık 20 gibi tamamlamaya çalışırdık, çünkü sonrasında hiç kimse bu insanları 5 Ocak’tan önce iş başında bulamazdı…

Evet… Duty Free ışıl ışıl, yılbaşı lansmanları, yeni ürünler, kofre paketler ile dolup taşıyordu… Bu göz alıcı görüntüden işte bir iki kare…

 
Gelelim ürünlerimize. Bu hafta özellikle deneyip size detay vermek istediğim ürünler şöyle:


Helena Rubinstein – Lash Queen Mascara- Sexy Blacks (Siyah Maskara)
Sisley – Phyto Khol Star – Glittering Eyeliner (Işıltılı göz kalemi)
Guerlain – La Laque Couleur 861, ve Ultraviolet Top Coat (Oje ve koruyucu cila)
Dior – Diorific Golden Winter - 042 Winter (Uzun etkili kalıcı ruj)
Dior – Diorific Folden Winter Vernis – 995 Mınuit (Altın Işıltılı Oje)
La Prairie – Cellular Treatment Powder Finish – Beige Dore (Hücresel Bakım Yapan Pudra Fondöten)
 
 
 Evet hemen başlayalım…

Yıl 1998 civarı. Helena Rubinstein o zamanlar Türkiye’de var. Ürünü Türkiye’ye Loreal grubu getiriyor ve ben HR ürünlerine bayılıyorum. Gerçekten ihtiyaca yönelik hazırlanmış, işe yarayan ve tasarım ötesi ürünler.. Fakat bir anda Loreal, HR ı Türkiye’ye getirmeyi bıraktı, bir sürü farklı duyum aldım ama gerçeği bir türlü öğrenemedim…O zamandan beri ne zaman yurtdışına çıksam ilk önce HR standlarına uğrarım, eski bir dost ile biraz hasret gideririm…

Bu seferde öyle oldu… HR ın provakatif maskara serisinden üzeri dantel efektli Lash Queen, “al beni, dene beni” diye bağırıyordu. Kendisini daha önceden tanıyordum zaten… Tabi ki sonuçta birbirimizi çok sevdik. Benim hiç söz dinlemeyen, dümdüz ok misali kirpiklerim MAC in kirpik kıvırıcısı olmadan hiçbir şekilde kıvrılmıyor. Fakat HR mascara’nın harika fırçası ile bu kıvrık şekil daha da görülür ve sabit oldu, ayrıca yapışkan olmayan dokusu ile gün boyu rahat ettim. Ürün dış tasarımının bir sanat eseri olduğunu söylemek abartılı olur mu bilmiyorum ama üzerinde ki dantel efekti aynı zamanda dokulu. Yani ürünü tutarken danteli hissediyormuşsunuz gibi oluyor…Çok keyifli…
 
 Gelelim Sisley’in ışıltılı göz kalemine. Sisley serisi de tamamen kendini şımartma üzerine kurulu bir konsept. Ürünler %100 organik ve dış kutularından anlaşılmasa da aşırı şık. Sisley bir Fransız markası ve Türkiye’de birçok büyük zincir makyaj ürünleri mağazasında var. Fakat fiyatları Premium sınıf içinde bile yüksek. Bunu da %100 organikliğine borçlu… Doğalın pahalı olması ne ironik değil mi…


Evet göz kalemimiz çok ama çok şık. Üzerinde ki yazılar fosforlu ama elegant bir renkte, kalemin ucunda kalem hangi renkte ise aynı renkte Swarovski bir taş var ve bu gerçekten çok ama çok lüks bir şey. Piyasada bir tane daha bu kadar şık bir göz kalemi yok!!! Ben yeşil aldığım için benim taşım da doğal olarak yeşil… Kullanıma gelince, doku tamamen mikro ışıltılar içeriyor ve sürümü çok rahat. Dağılma yapmıyor, tamamlayıcı far renkleri ile çok güzel kombinlenebilir, doreli sarılar ve askeri yeşiller ile mesela…Far kullanmaktan hoşlanmayanlar için bu kalemin şöyle bir özelliği var, sadece kalemi sürün ve çıkın, hafif kalın bir eyeliner gibi sürebilirsiniz, ve bütün gün gözünüz de altın ışıltılı yeşil bir far varmış gibi dolaşabilirsiniz. Gerçekten çok zarif bir ürün.

 


Guerlain Ojeler – Guerlain’in yeni ojelerini daha önce yazmıştım. Bu iki rengi Türkiye’de henüz görmedim. Ana renk metalik mürdüm yansımalı koyu bir kahve. Buraya kadar yeni bir şey yok, fakat ne zamanki üzerine ultraviyole koruyucu katı sürüyorsunuz, ojeniz ultraviyole efekti ile parlamaya başlıyor. Özellikle güneş ışığında veya spotlar altında harika duruyor. Normal ışıklar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ultraviyole katı diğer ojelerinizin üzerinde farklı efektler yaratmak için de kullanabilirsiniz. Ojenin ve koruyucu katın fırçaları inanılmaz yoğun bir dokuda. Ojeyi fırçaya sadece tırnağa süreceğiniz kadar alıp, sonrasında sürüp bırakmanız gerekiyor. Fırça ile çok fazla üzerinden geçilmemesi lazım, oje ve fırça işlerini kendileri yapıyorlar; sür-bırak ve ürün kendini tırnak üzerinde tam da olması gerektiği kadar topluyor veya bırakıyor… Türkiye de manikür profesyonelleri bu tarz fırçalarla çalışmaya alışkın olmadıkları için bu ojeyi sürdürürken özellikle bunu belirtmeniz lazım yoksa ilk bir iki dakika ojeyi nasıl süreceklerini anlamaya çalışarak geçiyor.
 
 

Evet bu ufak ipuçlarından sonra gelelim Dior’un sezon rujuna. Makyaj kampanyasında mankenimiz Daira’nın dudağındaki renk olan 042 Winter adından da anlaşılacağı üzere tam bir kış rengi. Rujumuzun özelliği kalıcı olması fakat dudakta kalıp gibi durmaması. Bence bu koyu renk sürmekten hoşlananlar için çok önemli bir nokta. Koyu renkleri hakkı ile kullanabilmek için kalıcı olmaları gerekiyor, dağılmamaları gerekiyor aynı zamanda da dudakta “kalıp gibi” duran ve doğal olmayan bir görüntü yaratmamaları gerekiyor. Ve Dior bunu kesinlikle başarmış. Uygun renkte bir dudak kalemi ile kullanmanızı tavsiye ederim. Rujumuzun nefis bir dokusu ve rengi var. Klasik kırmızılara alternatif daha koyu bir bordo-mürdümsü kırmızı-toprak tonlarında ve hafif metalik bir ışıltısı var. Baş çevirten, göz yakalayan bir renk… 

Alacağım demiştim aldım. Dior’un altın ışıltılı mürdüm ojesi 995 Minuit! Oje biraz dokulu bir yapıda. Sürerken fırçayı tırnak üzerinde fazla gezdirmemek gerekiyor, Guerlain de olduğu gibi. Orada fırçanın yoğunluğu sebebi ile böyle yapmamak gerekiyordu, Dior’da ise ürünün içindeki sim benzeri dokunun ojeyi tırnak üzerinde rahatça kayamaz hale getirmesi sebebi ile böyle yapmak gerekiyor. Ama renk çok güzelllll…..Üzerine muhakkak koruyucu ve parlaklık veren bir top coat sürün. Herkes tırnaklarınıza bakacak. Bu arada tasarım harikası şişesinden bahsetmeye gerek yok, kendi adına konuşuyor. Açık renklerden hoşlananlar için aynı seri de sedef efektli beyaz ve kum renkleri de mevcut.

Bu kadar renkli kozmetikten sonra cilt için harika bir ürüne geçelim. Ten makyajını mükemmelleştiren her ürüne bayılıyorum. La Prairie’nin bu pudra-fondöteni ile ilişkimiz 10 yıldır devam ediyor. Kendisi hücresel bakım yapan, ıslak sürüldüğünde fondöten görünümünde, kuru kullanımda pudra etkili mucizevi bir ürün. Ben pudra olarak kullanıyorum ve 10 yıldır sadece bu pudrayı kullanıyorum. Kendisi adeta bir “silici”. Silici’den kastım; ince çizgileri siliyor, makyajın fazlalığını alıyor ve yüzünüzde süper natürel bir etki bırakıyor. Elmacık kemiklerini ortaya çıkarmak isterseniz makyajın en sonunda allığın alt kısmına çizgi çeker gibi uygulayın…Ben daha da ileri gidip göz altında kullanıyorum. Hücresel bakım yaptığı için içim rahat, consealer’ın üzerine uyguluyorum ve oradaki ince çizgiler ve morluklarda yok oluyor. Dedim ya mucizevi bir ürün…

Bazı arkadaşlarım bana sitem ediyorlar, “Hep Premium ürün yazıyorsun” diye… Haklılar, bir şey demiyorum. Yıllardır tecrübem bu alanda oluştu. Ama şimdi kendimi orta fiyatlı ama işe yarayan ürünler konusunda geliştiriyorum, araştırma yapıp gerçekten güvendiğim ürün bulunca da yazıyorum. Mesela Avon’un çok beğendiğim ürünleri var, aynı şekilde Flormar’ın da.


Bugün en son olarak Flormar’ın iki tane ojesi ile size veda ediyorum. Bu ojeler yılbaşı konseptine çok uygun. Yoğun mikro simli olanı beyaz ojenin üzerine tırnak ucunda French manikür tarzı uygulayarak çok şık bir görünüm elde edebilirsiniz. Daha iddialı bir görümün için, siyah bir gece elbisesi ile önce 387yi üzerine de 394 ü sürerek tırnaklarınızda mücevher etkisi yaratabilirsiniz. Eğer böyle bir görünüme gidecekseniz fazla aksesuar kullanmamanızı tavsiye ediyorum…

Evet herkese iyi pazarlar, mutlu bir gün dileklerimle…

 

 

 

 

24 Ekim 2013 Perşembe


Çok Yönlülük - Wide Achiever

 
Bu da nereden çıktı şimdi diyebilirsiniz. Bu haftanın psikoloji bakış açılı yazısı budur. Merak etmeyin sonunda (ortasında) makyaja da bağlayacağım.

Forbes de bir makale okudum yakınlarda. Bir süredir kafamı meşgül eden “Acaba maymun iştahlı mıyım?” “Ben niye böyleyim?” sorularına çok da güzel cevap oldu…Şöyle ki, çok farklı ilgi alanlarım ve karakter özelliklerim var. Bir sürü farklı alanda ilgili, meraklı ve yetenekliyim. Ve birbirine çok ters karakter özellikleri gerektiren konular bunlar. Nasıl oluyor da hepsi bir arada bulunuyor ?

Yıllar ama yıllar önce çok sevdiğim birisi bana şöyle demişti: “Ayakların yere çok sağlam basıyor, aklın da beş karış havada”.. Tam olarak da bu farklılıklar üzerine kurulu karakterimi tarif etmiş.

Beni rahatsız eden kısım şuydu; Bütün bu farklılıklar gerçekten birarada bulunabilir mi? Yoksa kendimi mi kandırıyorum ? Lider özelliklerim var, rekabetçi bir yanım var, hızlıyım, bir organizasyonu, fonksiyonu, süreci sıfırdan kurup, işler hale getirebilirim. Yöneticilik yapmak en iyi bildiğim şeylerden biri. E bir taraftan da psikoloji, koçluk seviyorum, kendimi bu konuda çok geliştirdim. Okudum, eğitim alım. Empatik ve duyarlıyım. Sabırlı ve anlayışlıyım. Gerekli bir dozda sertlik de var, ama karşımdakini güçlendirmek için. Sonra makyaj gibi çooook daha farklı bir konu var. Oldum olası hep sevdim. Renkleri, dokuları, insan yüzünü tuval gibi kullanma olayını… Bu da yaratıcılıkla ilgili bambaşka bir alan. Keşke bu sektörde çalışabilseydim derim hep, ah ederim…Ve yazıyorum, yazmayı da çok seviyorum. İnsanlar bana “kısaca ne hissettiğini anlatabiliyorsun, bu bir yetenek” diyorlar. “Duyguyu karşıya geçirebiliyormuşum”…. Ne çok övdüm değil mi kendimi, of süper iyi geldi. Size de tavsiye ederim. Oturun bütün becerebildiğiniz şeyleri yazın. Çok büyük şeyler olmak zorunda değil bunlar. Sizi siz yapan şeyler olsun yeter.

Evet ne diyordum, kendimi nasıl tarif edeceğim kaygısı içindeyim. Ben aslında şöyleyim, bir de şu yönüm var, bir de çok alakasız ama şunu yapmayı severim, vs vs.

"Bu kadın ya kendini bilmiyor, ya kendini bir şey sanıyor, ya maymun iştahlı, ya da vs vs."

Forbes de cevabı buldum. “Çok Yönlü Başaran” diye bir kavram çıkmış. İnsanlar kendilerini artık şöyle tanımlıyorlarmış:

Mr. John Smith, Çocuk doktoru, Blog Yazarı, Aktivist, Marangoz
Ms. Mary Smith, Dekoratör, Aşçı, Fotoğrafçı, Gönüllü Sosyal Çalışan

Bunun gibi, bende kendimi şöyle tanımlıyorum:
Helen, Tedarik Zinciri Profesyoneli, Blog Yazarı, Makyaj ve Yaşam Koçu, Anne   
 
Yani farklılıklar birarada ve bir şekilde uyum içinde bulunabiliyor. Hatta bu çelişkili kavram aslında mantıklı bir şey.

Deneyin, sizde bir sürü farklı yönünüz olduğunu göreceksiniz. Ve bu sıfatlar yaşla değil, üretmekle ilgili şeyler. Ürettikçe, boş durmadıkça bu sıfatların arttığını göreceksiniz.
Görüşmek Üzere,

22 Ekim 2013 Salı


Akıllı Makyaj – Smart Make Up
 
Çok uzun yıllar kurumsal bir şirkette çalıştım. Bankalar kadar olmasa da sürekli formatlı giyinmek zorundaydım ve görevim gereği şirketi büyük anlaşmalarda temsil etmek için sürekli insan önünde olmam gerekiyordu. Zaten hep bakımlı bir kadındım fakat pozisyon ilerledikçe, temsil sorumluluğu artıyor. Sürekli uygun ve düzgün giyimli olmak, tamamlayıcı saç ve makyaj kullanmak gerekiyordu. Bu bile başlı başına bir işti zaten...Ama keyifli kısım buydu J

Evet, beni yakından tanıyanlar saçla ilgili takıntılarımı bilirler. Saç bir kadının en ama en önemli aksesuarıdır ve daima harika görünmelidir. Saçınız, makyajınız ve ayakkabınız iyi ise, aradakiler idare edebilir. İş için, uzun saçta fönü, kısa saçta balyajlı (veya platin sarı) ve çok modern kesimleri severim. Fön asla kuaför fönü gibi durmamalı, tepesi kabarık, uçları içe dışa karışık fön çok eski bir görünüm. Ben keratin terapisi (nam-ı diğer Brezilya fönü) yaptırıyorum altı ayda bir ve kendim fön çekiyorum saçıma, ama şu sıralar kısa, asi ve platin sarısı saçlarda hep aklım kalıyor. Bakalım artık...

Gelelim makyaja, iş yerinde ne kadar yapalım. Aman fazla olmasın, ruj sürsek mi, sürmesek mi? Herkese yakışan bir tarz vardır. Herkes de iyi duran renkler vardır. Ama yine söylüyorum, makyaj iyi bir fondötenle başlar...

Hiç makyajsız gibi duran makyajlar benim iş yeri için en sevdiğim stildir. Yüzümde yarım saatlik makyaj vardır ama renkler o kadar hoş ve natureldir ki, herkes kendi ışıltım zanneder. Bunu başarabilmek için kendinize uygun renkleri bulmalısınız. Renkler soluk olmak zorunda değil, sadece sizde naturel durmalılar. Eğer toz yapılardan hoşlanmıyorsanız, Nef gibi yağsız krem ürünleri tercih etmenizi öneririm. Ten ile daha bütün bir görüntü verdikleri için, naturellik ön planda oluyor.

Benim gibi, özellikle göz makyajında kalıcılık arayanlardansanız, muhakkak göz kapağınıza MAC Painterly uygulayıp ondan sonra farınızı sürün. Kalıcılığına inanamayacaksınız. Evet gelelim renklere. Kendimden örnek vereceğim. Beyaz tenliyim, çok iri koyu kahverengi gözlerim var. Fondötende her zaman içinde bejlik olan serileri seçerim. Lancome Teint Idole 035 favorim. Göz makyajında kahve tonlarına bayılırım, çok tehlikeli bir renk olmasına rağmen. Her zaman içinde altın ışıltısı taşıyan sıcak kahveleri kullanırım. Mümkünse mürdüm yansımalı kahverengi olsun... (Bulması çok zor) Baz olarak da sakin, bağırmayan ama kendini belli eden bir kemik veya kum rengi...Kaş kalemim Shiseido BR 704, yanımdan hiç ayırmam. Rengi çok naturel, sadece boşlukları kapatıyor. Chanel in altın rengi pudrasını (içinde dorelikten ziyade sarılık var) allık olarak kullanıyorum. (607 Terre D’or) Lancome Hypnose Drama siyah rimel bence dünyanın en iyi rimeli...Bütün göz kalemlerini denedim, kazanını açıklıyorum: Clinique 105 Chocolate Lustre. Rujum Dior 314 Anqelique Beige. Diorskin Nude 001 göz altı kapatıcım. Kirpik kıvırıcı kullanırım, MAC.

Bu makyajı geceye çevirmek istediğinizde, farı dramatik gölgeli yapın, allığı biraz arttırın ve ruju değiştirin. Ve bolca parfüm kullanın. Özellikle saçınıza sıkın. Saçlarınız hareket ettiğinde ortama nefis kokular yayılacak...

Akıllı makyaj demek, çok yapılmış ama az görünen makyaj demektir. Herkes size bakar, ama bir türlü neyin gözlerine bu kadar hoş gözüktüğünü anlayamazlar...

21 Ekim 2013 Pazartesi


Dior Golden Winter Makeup Collection for Christmas 2013


Evet Türkiye’ye henüz gelmedi ama pek çok ülkede Dior Yılbaşı koleksiyonunu satışa sundu. Yine pırıl pırıl, kutlama havasında tam da yılbaşının görkemine yakışır renkler…
Sezonun adı “Golden Winter” yani “Altın Kış”. Manken Daria Strokous. Üzerindeki her şey harika ve tam da yılbaşı konseptine uygun görünüyor…

Jadore kokulu ışıltılı pudralar ve bu görüntüyü tamamlayan Diorific ojelerle başlayalım…
Diorific Perfumed Illuminating Powder 001 Rose D’Or and 002 Perle D’Or with J’adore scent

 

Rujlarda Diorific serisinden. Geçen yılın başarısından sonra bu yıl Diorific serisi daha zengin bir renk yelpazesi ile tekrar karşımızda. Geçen yıl bu seriye yeterince doyamamıştık, bu yılbaşı daha çok çeşit ve renk ile geri geldi. 

 Diorific Long-Wearing True Colour Lipstick



 
Ve Diorific ojeleri...Geçen yıl 751 Marilyn almıştım bu yıl kesinlikle 995 Minuit almam lazım. Işıltılı müthiş bir mor. Ayrıca yılbaşı için çok bariz bir seçim olan kırmızıya harika bir alternatif !

 Diorific Vernis

Saf fuşya, Yakut kırmızı,altın ışıltılı mor ve ultra-parlak altın pembe... 128 Winter, 318 Frimas, 775 Royale, 751 Marylin, 995 Minuit

 

 

Ve Farlar... Özellikle tekli aşırı parlak dokulu adeta bir mücevher hissi veren Diorshow Fushion Mono serisi müthiş

 5 Couleurs Couture Colour eye shadow palette

§  634 golden flower and 644 golden snow

3 Couleurs

§  951 Rosewood Glow

Diorshow Fushion Mono

§  521 Comete
 



 
Evet aklınız hala başınızdaysa, ve önünüzde bir yurtdışı seyahati varsa, ya Tax Free bir mağazaya ya da Duty Free'ye uğrayın, veya yurtiçinde favori zincir mağazanızdaki Dior uzmanına sezon ürünlerinden ayırtın! En kızdığım şey, makyaj hakkında hiçbirşey bilmeyen birinin mağazaya girip, bu ürünleri görüp, “Aaaa bunlar ne kadar güzel böyle” diyerek, zaten birer tane olan her üründen alıp gitmesi!

Nadir bulunan Dior ürünleri ile devam edeceğiz...
Şimdilik hoşçakalın

8 Ekim 2013 Salı

Oje Dosyası : Sezon Trendleri - Efsane Ojeler - "Must Have"ler




 

Chanel 2013 Fall Make Up Collection - Superstition
 

Ojeyi makyajdan mı sayalım, aksesuardan mı tartışması var. Bir duruş, bir tavır meselesi oldu… Herşey Chanel’in başının altından çıktı. Dior'da boş durmadı...
 

Yıl 1997, trendleri çok yakından takip eden bir arkadaşım vardı, ilk defa onun elinde görmüştüm Chanel no.18, Rouge Noir… Her şey böyle başladı işte… Arkadaşıma şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilememiştim. O zamana dek beyaz, french ve kırmızı dışında renk zaten yoktu, olsa bile sürmek cesaret isterdi, imaj olarak “tehlikeli” sularda yüzmek gibiydi… Ama Chanel ne zaman no.18 i çıkardı -yani tüm koyu renk ojelerin atasını- o zaman tüm oyun değişti.

 

16 yıl sonra gelinen noktada ortalıkta renkten geçilmiyor. Fakat yine de ojenin güzellik klasmanında kendine bu kadar yer edinmesi son 5 yıllık bir olay. O da yine Chanel’in meşhur çamur rengi ojesi no. 505 Particuliere ile başladı. Ah bu Chanel… No.505’in yanlışlıkla üretilen bir renk olduğunu biliyor muydunuz? Bazı yanlışlıklar bir sektöre çağ atlatabiliyor…

Evet biz gelelim oje dosyamıza. Sezon Trendleri, Efsane Renkler, Must Have Ojeler…

2013 KIŞ OJE TRENDLERİ

Trendleri devler belirliyor, biliyoruz. Ama ben genelde sonbahar başında çıkan “ara sezon” a pek hürmet etmem nedense. Kalıcı ve efsane renkler çoğunlukla ana sezonlarda çıkar. Mesela şu anda metalik dokuların ön planda olduğu renkler lanse edildi ama ben ısrarla Yılbaşı sezonunu bekliyorum. Tüm yılın en görkemli, en hit ürünlerinin çıkacağı, tam bir kutlama havasında pırıl, pırıl, ışıl ışıl ürünler… Kış sezonundan nefis bir kırmızı oje almazsanız yazık olur.





Diorific 2013 Holiday Make Up Collection

Diorific 2013 Holiday Make UP Collection - Marilyn



Geçen sene Dior un yılbaşı makyaj koleksiyonu gerçek anlamda bir kutlama idi. Altın renkli ambalajları ve lüks ötesi tasarımları ile Diorific serisi makyajı tam bir yılbaşı hediyesi oldu biz kadınlara. Dior bu seriyi son yıllarda ne üretiyordu, ne de ön plana çıkarıyordu. Çünkü günlük kullanım için her şeyi fazla şıktı; renkleri, ambalajları, fiyatları…Size şöyle söyleyeyim, 2li far ve 2li rujdan oluşan “Dior Grand Bal 001” i gördüm, aşık oldum, aldım ve 3-4 gün kullanmaya kıyamadan başucumda tutup, yatıp kalkıp seyrettim. Yanında da aynı serinin çıldırtan kırmızı ojesi Marilyn vardı….Evet çok sağlıklı bir psikoloji değil belki ama bence yüzyılın önemli sanat eserlerinden birine bakıyordum o anda …

Neyse gelelim sonbahar oje trendlerine, geçen yazımda metalik renkleri soğuk kış günlerinde içimizi ısıtacak kadar sıcak olmamakla eleştirmiştim, bugünde sürülmesi zor diye eleştireceğim. Birde tuhaf bir şekilde matlaşıyorlar sürüldükten sonra. Bu görüntüden hoşlananlar olabilir ama ben tercih etmiyorum. Zaten donuk ve mat oje akımından da hiç hazzetmemiştim genel olarak.





Renklere gelirsek, aslında pek çok akım var. Morlar, mürdümler, lacivert mavi, siyah-yeşil ve çok zengin kırmızı tonları benim favorilerim. Açık ve ara tonları genelde pek sevmiyorum, tercih de etmiyorum. Sebebi tenimin beyaz, tırnak yapımında koyu renk ojeye daha uygun olması.

Oje tercihi el ve tırnak yapınızla çok ilgili bir şey. Eğer uzun, kemikli elleriniz, kendinden şekilli uzun bir tırnak yapınız varsa, koyu renklerde dikkatli olmalısınız. Çok koyu renkler kısa tırnaklarda modern duruyor. Uzun yapılı tırnaklar –özellikle de ucu yuvarlak törpülü ise- koyu renk ojede çok dikkat etsinler. Çok vamp bir havaya bürünebilirler. Diğer taraftan tabi ki tırnak boyunu kısa tutup, küt bir törpü ile koyu renkleri hip bir havada uygulayabilirler.

 
Dior 2013 Fall Mystic Metallics Make Up Collection
Mıknatıslı Oje
 
Gelelim ten rengine…Eğer teniniz koyu ise, açık renkler ve içinde canlılık olan tonlarla daha iyi görünürsünüz. Mesela kırmızı tonlarından içinde oranjlık veya mikro sim olanları seçmelisiniz. Ayrıca cildi koyu olanlara bir öneri: Kışın belirgin beyaz oje sürülür mi diyeceksiniz ama deneyin nasıl yakıştığına inanamayacaksınız. (Beyaz sürün ve beyaz giyin) Cilt beyaz ise her türlü koyu renk uygulamasını rahatlıkla kullanırsınız. Ana kural: tırnaklar kısa boyda ve küt törpülenmiş olacak!

Bu arada koyu renklerin şöyle bir rahatlığı da var. En manikürsüz tırnağı bile anında bakımlı göstermeleri ! Bütün kış koyu renk süren ve iki günde bir oje değiştiren ben, sadece ayda bir defa manikür yaptırıyorum...

2013 Sonbahar sezonunun en hit oje renklerini takdimimdir:

1-   Dior 992 Galaxie – (Sürdükten sonra matlaşıyor, mat görüntü sevmeyenler, üzerine parlatıcı kullanabilirsiniz)

2-   Chanel 601 Mysterious

3-   Chanel 591 Alcihimie

4-   Guerlain La Laque 13 Enamel 168 



Guerlain 2013 Make Up Collection - Super Shine

 

Her kadının sahip olması gereken Premium “MUST HAVE” ler ise şöyle:

1-   Dior no. 999 Red Loyalty

2-   Chanel no.18 Rouge Noir

3-   Chanel no.505 Particuliere

4-   Guerlain – French Manikür 3lü set

5-   Mavala Color Fix

 
Uygun fiyatlı “MUST HAVE” ler ise:

1-   Flormar 319 ve Flormar'ın diğer bütün renkleri

2-   Avon Nailwear Pro – Black

3-   Sally Hansen – Complete Salon Manicure Klasik Kırmızı (rengi Gur

4-   Flormar Oje Koruyucu ve Parlatıcı cila


 

Gelelim fiyatlara. Bir ojeye 60-70 TL verelim mi, Chanel / Dior un muadili var mı? Muadili yok. Kendince güzel bir sürü renk var başka markalarda ama muadil demek doğru olmaz. Renk kesinlikle tutmuyor, zaten mümkün de değil. Bazen gözün ayırt edemeyeceği kadar ufak farklar oluyor ama çok nadiren o tonlamayı yakalayabiliyorsunuz. Bu dediğim ana renklerde olur. (Kırmızı renkte mesela, Chanel ve Dior un klasik kırmızı rengine çok benzer renkler bulabilirsiniz Sally Hansen da) Ama içinde altın renkli mikro simler olan Barcelona Red in muadili bence yok…

Evet o yüzden 60-70 TL veriyoruz. Ben şöyle yapıyorum, her gördüğüm rengi almıyorum. Hepsini deniyorum, seviyor muyum, sevmiyor muyum bakıyorum, bazen mağazada ışıklar altında harika duran renkler dışarıda sıradanlaşıyor. Sonra en içime sineni alıyorum, yani her sezon 1-2 tane oje alıyorum ama içime çok sindiği için severek, sıkılmadan ve aklım başka renklerde kalmadan kullanıyorum bu ojeleri. Yani sezonda 1 veya 2 renk alıyorum ama tatmin olduğum için gözüm dışarıda olmuyor. 50 tane ojeniz olacağına, 4-5 tane olsun ama içinize sinsin.

Size de aynını tavsiye ederim. Ojesiz gidin, her tırnağınıza ayrı renk sürün, o günü öyle geçirin, 1-2 gün sonra gidip en beğendiğinizi alın. Bunu yapacak vaktiniz yoksa, beni okuyun…

Uygun fiyatlı pek çok oje markası var ve çok güzel ürünler yapıyorlar. Flormar en sevdiğimiz öncü Türk markası, 319 efsanesini unutmayalım... Son dönemde Essi nin renklerini beğeniyorum, oturaklı ve doygun renkler yapıyorlar. Avon da çok yenilikçi metalik renklerle çıktı bu sene, denemekte fayda var.

Oje konusu devam edecek, yarın 2013 Holiday Season yani ana kış sezonu renklerini anlatacağım...

 
 

7 Ekim 2013 Pazartesi

Önyargısız Makyaj – Sezonda Krem Allık


SEZONDA KREM ALLIK  


Chanel 2013 Sonbahar Kış Sezonu Krem Allık ve Rujlar


Her konuda önyargısız davranmaya çalışan ben,  bugün krem allıklar konusunda oldukça önyargılı biri olduğumu öğrendim. Bir Pazar günü kahve içmek ve sohbet etmek için sözleştiğimiz Helen ile kendimizi yeni sezon makyajı ürünlerini yakından incelemek üzere bir kozmetik mağazasında bulduk tabi ki.. Ojelerden farlara, rimellerden rujlara kadar her şeyi tek tek denerken Chanel’in sezonda çıkardığı yeni krem allık serisini denemek bile istemediğimi fark ettim. Krem allıklar bana annelerimizin, anneannelerimizin, ruju hem dudaklarına, hem de yanaklarına uyguladıkları, o çeşit yokluğu olan günleri hatırlatıyordu sanırım. Helen benden daha cesur olacak ki hemen elini uzatıp beğendiği rengi elinin üstüne uyguladı. Sonra bana döndü ve “ Nef bunun yapısı çok farklı, bunu kesinlikle denemelisin” dedi.
“Ama ben krem allık sevmem ki” dedim…Fakat Helen ısrarlıydı, bana döndü ve beğendiği rengi yüzüme uyguladı. Meğer yıllardır aradığım allık buymuş. Sonbahar güneşi öpmüş, hafif üşümüş veya utanmış gibi bir görünüm çıktı ortaya…Krem allıklar da alışık olduğumuz yapışkan dokudan eser yok, bitişi de çok doğal...
 
 Compact toz allıklara nazaran çok daha doğal ve çarpıcı bir sonuç elde ettik.  Çünkü compact allıkları ne kadar düzgün uygularsanız uygulayın,  fondöten üstünde farklı bir tabaka oluşturuyor bu çok net bir şekilde görülebiliyor. Ancak kremsi yapıdaki bu allık, fondöteninizle birlikte sanki bir bazmış gibi ve sanki sizin teninizin rengiymiş gibi algılanıyor. Krem allıklar özellikle günlük makyajda doğal görünümü sevenler için iyi bir seçenek olacaktır.
Krem allıkların uygulaması da oldukça kolay, sadece 2 parmak ucunuza az bir miktar allık alın, küçük birkaç vuruş ile ideal görünüme kavuşun. Fırça ya da başka bir aplikatör kullanmanıza gerek yok. Miktarını olabildiğince az tutup gerektiği kadar tekrarlamak daha mantıklı görünüyor. Miktarını abarttığınızda azaltmak için çok fazla dağıtmanız gerekebilir. Bu da doğallıktan uzaklaşmanıza sebep olabilir.   
Fiyatlarına gelince, Chanel’in 2103 kış sezon ürünleri içinde fiyatı en uygun olanlardan biri krem allıklar. Gramaj olarak az görünse de uygulamada kullandığınız miktar az olduğunu ve compact allıklarda fırça üzerinde kalan miktarı ve uygularken uçarak kayıp olan miktarı düşündüğünüzde fiyat/performans olarak başa baş gibiler…Chanel Cream Blush 62 Presage, 2 gr, 90 TL.


 
Makyajda önyargılarımızı yıkmamız gerektiğini bugün bir kez daha anladım. Ürünleri denemeden karar vermemek gerekiyor. Krem allıklara olan bakışım değişti… Chanel ile başlayan bu krem allık sevgim umarım diğer markalar için de geçerli olur J Her ne kadar firmalar çok fazla krem allık yapmasa da, önümüzdeki günlerde biraz araştırma ile farklı markaların farklı fiyat segmentlerindeki krem allıklarını sizin için deneyeceğim ve sonucu sizinle paylaşacağım…
Bu konuda tekrar görüşmek üzere… Sevgiler…