18 Kasım 2013 Pazartesi

Liderlik...Çünkü hayal gücü bilgiden daha önemlidir....



Bu haftanın psikoloji yazısı az ama öz. Konumuz liderlik.
Bu konuyla ilgili yapılan sayısız araşırma, yazılan sayısız kitap, düzenlenen onbinlerce eğitim... Herkes liderin özelliklerinin peşinde, lider olunur mu, doğulur mu, herkes liderini arıyor...

Tüm liderlerin en önemli ortak özelliği neymiş biliyor musunuz? "İyimser ve vizyonist olmaları" aslında başka bir deyişle hayalperest olmaları... İyimserlikle, gelecekte olmasını hayal ettikleri bir sahneyi gözlerinin önünde canlandırabilmeleri... Bir hayali kendi (ve başka insanların) kafalarında görüntü (vizyon) haline getirebilmeleri...

Şaşkınlık verici deha Enstein’in bu konuyla ilgili olmasa da, bu konuya uygun düşebilecek sözünü anımsamakta fayda var: "Imagination is more important than knowledge"

Evet, liderler, içlerinde çocuksu ve saf bir iyimserlik taşıyan hayalperestler aslında...Tabi ki sadece bu kadar değil. Sonrasında bu hayalleri gerçeğe dönüştürecek enerji, kararlılık ve insanları peşinden sürükleme becerisi gibi özelliklerde gerekiyor...

Ama her şeyin bir hayal ile başlaması ne hoş değil mi?

Gerçekle hayali ayırt edemeyen beyin, gerçek sandığı hayale doğru koşmaya başlıyor.. Böylece insanoğlu uzaya mekik gönderiyor, muazzam köprüler ve gökdelenler inşa ediyor, akıllı telefonlar yapıyor, DNA şifrelerini çözüyor...

Gerçekçi olmak iyi hoş ama, yanına destekleyici özellikler eklenmiş güçlü bir hayalperestlik insanoğluna çağ atlattırıyor:) Deha ile deli arasında o yuzden bu kadar az fark var…

Çünkü hayal gücü bilgiden daha önemlidir...



17 Kasım 2013 Pazar

Yeni Yıl Oyuncaklarım ! HR MASCARA, SISLEY IŞILTILI GÖZ KALEMİ, GUERLAIN ULTRAVIYOLET ETKİLİ OJE, DIOR’DAN YILBAŞI RUJU VE MUCİZEVİ LA PRAIRIE PUDRA !



Duty Free'ye Yılbaşı Gelmiş...

HR MASCARA, SISLEY IŞILTILI GÖZ KALEMİ, GUERLAIN ULTRAVIYOLET ETKİLİ OJE, DIOR’DAN YILBAŞI RUJU VE MUCİZEVİ LA PRAIRIE PUDRA !

Uzunca bir süredir yazamadım. Ama hep aklımdaydınız, bunu telafi edeceğim, söz…

Başlıktan anlaşılacağı üzere, geçen hafta yurtdışına çıkma fırsatım oldu… Dutyfree yılın bu zamanı çok hoş oluyor. Hristiyanların “Holiday Season” olarak adlandırdıkları, herkesin Christmas sebebi ile muhakkak evine gitmesi gereken ve genelde Aralık sonu başlayıp Ocak ın ilk bir iki haftası süren bu “Tatil Sezonunda”, bir nevi herkes seyahat ediyor ve yolu havaalanlarında Duty Free dediğimiz alışveriş merkezlerine düşüyor.

Yıllarca çalıştığım şirkette, yurt dışı ile bağlantılı tüm işlerimizi Aralık 20 gibi tamamlamaya çalışırdık, çünkü sonrasında hiç kimse bu insanları 5 Ocak’tan önce iş başında bulamazdı…

Evet… Duty Free ışıl ışıl, yılbaşı lansmanları, yeni ürünler, kofre paketler ile dolup taşıyordu… Bu göz alıcı görüntüden işte bir iki kare…

 
Gelelim ürünlerimize. Bu hafta özellikle deneyip size detay vermek istediğim ürünler şöyle:


Helena Rubinstein – Lash Queen Mascara- Sexy Blacks (Siyah Maskara)
Sisley – Phyto Khol Star – Glittering Eyeliner (Işıltılı göz kalemi)
Guerlain – La Laque Couleur 861, ve Ultraviolet Top Coat (Oje ve koruyucu cila)
Dior – Diorific Golden Winter - 042 Winter (Uzun etkili kalıcı ruj)
Dior – Diorific Folden Winter Vernis – 995 Mınuit (Altın Işıltılı Oje)
La Prairie – Cellular Treatment Powder Finish – Beige Dore (Hücresel Bakım Yapan Pudra Fondöten)
 
 
 Evet hemen başlayalım…

Yıl 1998 civarı. Helena Rubinstein o zamanlar Türkiye’de var. Ürünü Türkiye’ye Loreal grubu getiriyor ve ben HR ürünlerine bayılıyorum. Gerçekten ihtiyaca yönelik hazırlanmış, işe yarayan ve tasarım ötesi ürünler.. Fakat bir anda Loreal, HR ı Türkiye’ye getirmeyi bıraktı, bir sürü farklı duyum aldım ama gerçeği bir türlü öğrenemedim…O zamandan beri ne zaman yurtdışına çıksam ilk önce HR standlarına uğrarım, eski bir dost ile biraz hasret gideririm…

Bu seferde öyle oldu… HR ın provakatif maskara serisinden üzeri dantel efektli Lash Queen, “al beni, dene beni” diye bağırıyordu. Kendisini daha önceden tanıyordum zaten… Tabi ki sonuçta birbirimizi çok sevdik. Benim hiç söz dinlemeyen, dümdüz ok misali kirpiklerim MAC in kirpik kıvırıcısı olmadan hiçbir şekilde kıvrılmıyor. Fakat HR mascara’nın harika fırçası ile bu kıvrık şekil daha da görülür ve sabit oldu, ayrıca yapışkan olmayan dokusu ile gün boyu rahat ettim. Ürün dış tasarımının bir sanat eseri olduğunu söylemek abartılı olur mu bilmiyorum ama üzerinde ki dantel efekti aynı zamanda dokulu. Yani ürünü tutarken danteli hissediyormuşsunuz gibi oluyor…Çok keyifli…
 
 Gelelim Sisley’in ışıltılı göz kalemine. Sisley serisi de tamamen kendini şımartma üzerine kurulu bir konsept. Ürünler %100 organik ve dış kutularından anlaşılmasa da aşırı şık. Sisley bir Fransız markası ve Türkiye’de birçok büyük zincir makyaj ürünleri mağazasında var. Fakat fiyatları Premium sınıf içinde bile yüksek. Bunu da %100 organikliğine borçlu… Doğalın pahalı olması ne ironik değil mi…


Evet göz kalemimiz çok ama çok şık. Üzerinde ki yazılar fosforlu ama elegant bir renkte, kalemin ucunda kalem hangi renkte ise aynı renkte Swarovski bir taş var ve bu gerçekten çok ama çok lüks bir şey. Piyasada bir tane daha bu kadar şık bir göz kalemi yok!!! Ben yeşil aldığım için benim taşım da doğal olarak yeşil… Kullanıma gelince, doku tamamen mikro ışıltılar içeriyor ve sürümü çok rahat. Dağılma yapmıyor, tamamlayıcı far renkleri ile çok güzel kombinlenebilir, doreli sarılar ve askeri yeşiller ile mesela…Far kullanmaktan hoşlanmayanlar için bu kalemin şöyle bir özelliği var, sadece kalemi sürün ve çıkın, hafif kalın bir eyeliner gibi sürebilirsiniz, ve bütün gün gözünüz de altın ışıltılı yeşil bir far varmış gibi dolaşabilirsiniz. Gerçekten çok zarif bir ürün.

 


Guerlain Ojeler – Guerlain’in yeni ojelerini daha önce yazmıştım. Bu iki rengi Türkiye’de henüz görmedim. Ana renk metalik mürdüm yansımalı koyu bir kahve. Buraya kadar yeni bir şey yok, fakat ne zamanki üzerine ultraviyole koruyucu katı sürüyorsunuz, ojeniz ultraviyole efekti ile parlamaya başlıyor. Özellikle güneş ışığında veya spotlar altında harika duruyor. Normal ışıklar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ultraviyole katı diğer ojelerinizin üzerinde farklı efektler yaratmak için de kullanabilirsiniz. Ojenin ve koruyucu katın fırçaları inanılmaz yoğun bir dokuda. Ojeyi fırçaya sadece tırnağa süreceğiniz kadar alıp, sonrasında sürüp bırakmanız gerekiyor. Fırça ile çok fazla üzerinden geçilmemesi lazım, oje ve fırça işlerini kendileri yapıyorlar; sür-bırak ve ürün kendini tırnak üzerinde tam da olması gerektiği kadar topluyor veya bırakıyor… Türkiye de manikür profesyonelleri bu tarz fırçalarla çalışmaya alışkın olmadıkları için bu ojeyi sürdürürken özellikle bunu belirtmeniz lazım yoksa ilk bir iki dakika ojeyi nasıl süreceklerini anlamaya çalışarak geçiyor.
 
 

Evet bu ufak ipuçlarından sonra gelelim Dior’un sezon rujuna. Makyaj kampanyasında mankenimiz Daira’nın dudağındaki renk olan 042 Winter adından da anlaşılacağı üzere tam bir kış rengi. Rujumuzun özelliği kalıcı olması fakat dudakta kalıp gibi durmaması. Bence bu koyu renk sürmekten hoşlananlar için çok önemli bir nokta. Koyu renkleri hakkı ile kullanabilmek için kalıcı olmaları gerekiyor, dağılmamaları gerekiyor aynı zamanda da dudakta “kalıp gibi” duran ve doğal olmayan bir görüntü yaratmamaları gerekiyor. Ve Dior bunu kesinlikle başarmış. Uygun renkte bir dudak kalemi ile kullanmanızı tavsiye ederim. Rujumuzun nefis bir dokusu ve rengi var. Klasik kırmızılara alternatif daha koyu bir bordo-mürdümsü kırmızı-toprak tonlarında ve hafif metalik bir ışıltısı var. Baş çevirten, göz yakalayan bir renk… 

Alacağım demiştim aldım. Dior’un altın ışıltılı mürdüm ojesi 995 Minuit! Oje biraz dokulu bir yapıda. Sürerken fırçayı tırnak üzerinde fazla gezdirmemek gerekiyor, Guerlain de olduğu gibi. Orada fırçanın yoğunluğu sebebi ile böyle yapmamak gerekiyordu, Dior’da ise ürünün içindeki sim benzeri dokunun ojeyi tırnak üzerinde rahatça kayamaz hale getirmesi sebebi ile böyle yapmak gerekiyor. Ama renk çok güzelllll…..Üzerine muhakkak koruyucu ve parlaklık veren bir top coat sürün. Herkes tırnaklarınıza bakacak. Bu arada tasarım harikası şişesinden bahsetmeye gerek yok, kendi adına konuşuyor. Açık renklerden hoşlananlar için aynı seri de sedef efektli beyaz ve kum renkleri de mevcut.

Bu kadar renkli kozmetikten sonra cilt için harika bir ürüne geçelim. Ten makyajını mükemmelleştiren her ürüne bayılıyorum. La Prairie’nin bu pudra-fondöteni ile ilişkimiz 10 yıldır devam ediyor. Kendisi hücresel bakım yapan, ıslak sürüldüğünde fondöten görünümünde, kuru kullanımda pudra etkili mucizevi bir ürün. Ben pudra olarak kullanıyorum ve 10 yıldır sadece bu pudrayı kullanıyorum. Kendisi adeta bir “silici”. Silici’den kastım; ince çizgileri siliyor, makyajın fazlalığını alıyor ve yüzünüzde süper natürel bir etki bırakıyor. Elmacık kemiklerini ortaya çıkarmak isterseniz makyajın en sonunda allığın alt kısmına çizgi çeker gibi uygulayın…Ben daha da ileri gidip göz altında kullanıyorum. Hücresel bakım yaptığı için içim rahat, consealer’ın üzerine uyguluyorum ve oradaki ince çizgiler ve morluklarda yok oluyor. Dedim ya mucizevi bir ürün…

Bazı arkadaşlarım bana sitem ediyorlar, “Hep Premium ürün yazıyorsun” diye… Haklılar, bir şey demiyorum. Yıllardır tecrübem bu alanda oluştu. Ama şimdi kendimi orta fiyatlı ama işe yarayan ürünler konusunda geliştiriyorum, araştırma yapıp gerçekten güvendiğim ürün bulunca da yazıyorum. Mesela Avon’un çok beğendiğim ürünleri var, aynı şekilde Flormar’ın da.


Bugün en son olarak Flormar’ın iki tane ojesi ile size veda ediyorum. Bu ojeler yılbaşı konseptine çok uygun. Yoğun mikro simli olanı beyaz ojenin üzerine tırnak ucunda French manikür tarzı uygulayarak çok şık bir görünüm elde edebilirsiniz. Daha iddialı bir görümün için, siyah bir gece elbisesi ile önce 387yi üzerine de 394 ü sürerek tırnaklarınızda mücevher etkisi yaratabilirsiniz. Eğer böyle bir görünüme gidecekseniz fazla aksesuar kullanmamanızı tavsiye ediyorum…

Evet herkese iyi pazarlar, mutlu bir gün dileklerimle…