30 Aralık 2015 Çarşamba

Yılbaşı Gecesi Makyajı

Yılbaşına birgün kala “Yılbaşı Makyajı” yazmamak olmaz. Makyajda stil sahibi olmakla, abartılı olmak arasında ince bir çizgi vardır. Yılbaşı gecesi hem kendiniz gibi, hem de stil sahibi bir görünümde olmak istiyorsanız bu yazı tam size göre.

Başlamadan önce bitmiş görümünüzü hayal edin. Nasıl bir görünüm elde etmek istiyorsunuz? Retro? Klasik şık? Seksi? Ben bugün size elegant ama seksi bir yılbaşı makyajı tarifi vereceğim. Bunun tercümesi; Altın yansımalı natürel ve kahve tonları ile göz makyajı ve nar çiçeği kırmızı rujla bitirilmiş hafif ışıltılı bir makyaj demektir. Göz ve saç renginiz fark etmez, bu makyaj herkese yakışır. Sadece kıyafetinizin rengi önemli. 

Öncelikle ten makyajı olmazsa olmaz. Cilt tonunuza uygun bir fondöten ile başlayalım. Uygulama için her zaman düz uçlu ve sıkı yapılı profesyonel fırçaları öneriyorum. Guerlein’in erkek Terracotta’sının içinden çıkan düz yüzeyli fırçayı uzun yıllardır fondöten fırçası olarak kullanıyorum. Eskiden ayrıca satılıyordu, son yıllarda satılmıyor. Hayat değiştiren bir kolaylık, herkese çok tavsiye ediyorum. Bu tip profesyonel fırçaların kendileri profesyonel ama sizin profesyonel olmanıza gerek yok. O, sizin yerine bu işi yapıyor.

Fondötende tercihim Lancome Teint Idole 24 Hrs serisi, 03 ve 035 renkleri. Yazlık ve kışlık olmak üzere 2 farklı ton kullanıyorum. (Kontür olayına hiç girmiyorum, sadece fondöten ile yapılan bir uygulamayı anlatıyorum). Fondötenlere dair duyduğum genel şikayetler: Çizgilerimi belirginleştiriyor, cildime uygun renk bulamıyorum, yapay duruyor, uygulaması zor şeklinde oluyor. Bunların sebebi yanlış tip ve renkte fondöten kullanıyor olmanızdır. Uygulama zorluğunu da yukarıda anlattığım fırça ile bertaraf edin. Her markanın farklı fondöten serileri var. Genelde ince dokulu ve daha kalın dokulu olarak iki gruba ayrılır. Bakım yapanlar iyice yoğun oluyor o yüzden çok tavsiye etmiyorum. En son teknoloji ile hem ince dokulu hem de örtücü fondötenler üretildi. Kendinize uygun rengi denemek için makyajsız gidin. Yüzünüzün iki yarısına iki ayrı ton uygulayabilirsiniz. Her zaman içinde bejlik olan tonları tercih edin. Bunu özellikle belirtin. Fondöten de favori markalarım: Lancome, Dior, Chanel, Guerlain. 

Fondötene yaptığınız yatırım her zaman size fazlasıyla geri döner.

Dior’un Star isimli fondöten serisini ise teknolojik bir devrim olarak nitelendiriyorum. Cildiniz ne renk olursa olsun (ister bronz, ister natürel) her renge uyum sağlıyor. Bir de çok ince, varla yok arası bir görünüm isteyenlere Dior Nude serisini tavsiye ediyorum.

Ten makyajımızı yaptık. Sıra göz makyajında. Yılbaşı gecesi muhakkak biraz ışıltı lazım. 
Yılbaşına yakışır bir şekilde içinde altın tonları olan sıcak kahveleri tercih edin. Göz makyajı için kullandığım malzemeler:

MAC Painterly (Göz üstü makyaj bazı)
Kryolan 3 lü kontür seti (açık rengi göz altı aydınlatıcısı olarak kullanın)
Guerlein 4lü far Le Cuirs 07 (“Muhakkak Olması Lazım”lar arasında)
Dior Mono Fusion Mirror 621 (Dünyada yapılmış en güzel ışıltılı göz farı!)
Lancome Siyah Göz Kalemi veya MAC kesik uçlu fırça ile uygulanan MAC siyah eyeliner (veya herhangi bir siyah göz kalemi)
Lancome Hypnose Drama 01 Black rimel (eğer kirpikleriniz benim gibi dümdüz değilse, başka markalarda işinizi görür)

Önce MAC Painterly’yi uygulayıp, bekliyoruz. Üzerine Guerlain mat ten rengi farı, baz olarak tüm göz kapağı üzerine uygulayın. Arkasından aynı paletten çok koyu olmayan kahverengi rengini gölge olarak uygulayın. Kalem ve bol rimel ile göz makyajımız tamamlanmış durumda. 


Gelelim nar çiçeği kırmızı ruja. Bu rujları takıntı haline getirmiş durumdayım. Aradığımız renk standard kırmızı değil! Nar çiçeği kırmızı. Daha enerjik, daha genç görünümlü ama renk olarak yeterince doygun ve çekici. Kesinlikle parlak bir görüntü istemiyoruz. Hit trendimiz mat görünüm. Fakat matlığında dereceleri var. Kadife görünümlü, aşırı mat, dudakta kurumuş gibi görünen bir doku istemiyoruz. Yarı mat diyebileceğimiz bir doku arıyoruz. Neredeyse tüm piyasayı araştırdım. Bu kriterlerde, MAC, Nars ve Rimmel markalarında alternatif ürünler buldum. Tercihim Rimmel’in Kate Moss serisi oldu. Üstelik fiyatı inanılmaz derecede uygun! 101 ve 170 no.lu rujları aldım. Birisinin rengi tam istediğim gibi, diğerinin dokusu. Bu tarz renkleri uygun bir kalem ile uygulamanızı öneririm. Ama çerçeve gibi durmaması gerekiyor. Bunun için de kalemi sürdükten sonra ruj ile harmanlamak (blending) gerekiyor.20151230_130112.jpg görüntüleniyor20151230_130112.jpg görüntüleniyor 

20151230_130112.jpg görüntüleniyor
Evet arkadaşlar, sıra geldi allığa. Uygun tercihler; Guerlain Terracotta Light 03, Dior Nude 02 veya Chanel Reflex. Buradaki temel gereksinim; içinde hafif bronzluk notaları ve şeftali tonu olan bir allık kullanmak. Böyle bir makyajda çok radyanslı allık tavsiye etmiyorum. Genel görünümü bozuyor.

Şimdi de yapılmaması gerekenlere gelelim. Profesyonel elinden çıkmış müthiş bir Styling yapmadıysanız:
1- Göz makyajında Mavi tonları kullanmayın
2- Pembe ve parlak görünümlü rujlar sürmeyin
3- Yüzün her yerinde ışıltılı ürün kullanmayın
4- Sedefli oje kullanmayın
5- Asla abartılı saç stilleri kullanmayın

Benim kızkardeşim şef. Yemek yaparken ben onu arıyorum, o da her daim makyaj ve styling için beni. İkimizin de birbirimize sürekli söylediğimiz bir şey var: Cesur Ol! Biraz deneysel olmaktan, yeni bir şey denemekten korkmayın. Ama önceden prova yapın. Son dakikaya bırakmayın.

Hepinize dileklerinizi gerçekleştirmek için harekete geçeceğiniz, şansın da sizin yanınızda yer aldığı, sağlıklı ve mutlu bir yeni yıl diliyorum. Sevdiklerinizle ve ailenizle birlikte.


Güzel Kalın. Sevgiyle. 

25 Aralık 2015 Cuma

Kontür Makyajı Efsanesi





Uzuuuuunca bir aradan sonra tekrar merhaba! Bugün herkesin dilindeki “Kontür Makyajı” nedir ne değildir bundan biraz bahsedelim. Herkes Instagram’a, YouTube’a kontür makyajı videoları yüklüyor… Bu işi Kim Kardashian icat etti diyenler var. Kim’in makyaj artisti Mario’yu takip ediyorum Instagram’da (@makeupbymario). İnanılmaz talep görüyor, 400 kişilik salonlarda uygulamalı kontür makyajı eğitimi veriyor. Neden böyle oldu? Çünkü aslında kontür makyajı profesyonel makyaj artistlerinin her daim uyguladıkları, bildikleri bir teknik. Sadece kitlelere yayıldı o kadar. Internet ve digital çağ sağolsun. Halka inmeyen bilgi kalmıyor günümüzde. Ayrıca gerçek makyajın renklendirmeden ibaret olmadığını anladı nihayet herkes. Sadece bir ruj ve allık sürüp harika görünmek 16 yaşına mahsus bir durum! Ayrıca fotoğraf çekimi için de bir gereklilik.

Evet “Kontür Makyajı” uygulamak isteyenlere sesleniyorum. Pek çok yolu, yöntemi ve farklı ürünleri var piyasada. Öncelikle nedir? Kontür makyajı yüzün doğal olarak çukur, yani gölgeli görünen yerlerini koyu renk ile belirginleştirip, yüksek olan, yani doğal olarak ışık alıp aydınlık görünen yerlerini de açık renk ile belirginleştirmeye verilen temel makyaj tekniğidir. 
Özellikle fotoğraf çekimi veya televizyonda görünüm gibi gibi yüze çok fazla ışık düşeceği zaman kullanılmaktadır. Ama ben dozunu ayarlamak sureti ile günlük makyajımda da kullanıyorum.

Gelelim kontür makyajı ürünlerine. Hemen hemen her marka kontür ürünleri çıkardı setler halinde. Buradaki ayrım ıslak ürün mü yoksa kuru ürün mü kullanmak istiyoruz. Islak ürün derken, pata krem formundaki daha profesyonel ürünlerden bahsediyorum. Kuru ürünler ise sıkıştırılmış pudralar. Ben pek çok ürün denedim. Kendi formülümü sizinle paylaşayım.
Kryolan’ın 3lü kontür setini (pata krem formunda), yine Kryolan’ın süper örtücü ince toz pudrasını, MAC’in göz üstü makyaj bazını ve La Pairie’nin de sıkıştırılmış pudrasını kullanıyorum. Bu arada pata krem formunu önce kullanıyorsunuz, üzerine pudralar ile geçiş sağlıyoruz. Meraklıları için ürün detayları şöyle:

Kryolan Ultra Foundation -3- C
Kryolan Transculent Powder
MAC Painterly
La Pairie – Cellular Foundation (Beige Dore) 



Şimdi burada size şöyle çok kilit bir nokta: Kontür makyajı yapmak istiyorsanız, yüzünüzdeki gölgeleri inceleyin. Çok dikkatli bakın. Kendi yüzünüzün anatomisini öğrenin. Nereye ışık vuruyor, nerde doğal gölge var. Mesela herkesin elmacık kemiklerinin altında doğal bir gölge vardır. Yatay, kulaklardan, dudak kenarlarına doğru uzanan. Veya alın bölgeniz doğal olarak yüksekte ve ışık alan bir bölgedir. Bunları belirleyip, denemeler yapmaya başlayın. Instagram veya Youtube’daki videoları izleyin. Kontür makyajı biraz sabır, biraz teknik, biraz da tecrübe gerektirir.


Ben kendi yüzüme en iyi oturan kontürü bulmak için en az 10 tane deneme yaptım. Kontür çizgilerini çizmek, sonra da onları fırça ile dağıtmayı da öğrenmeniz lazım. En zoru burun kenarı kontürü, çünkü ustalık ve profesyonel fırça gerektiriyor. Ama ilgi duyanlar 1-2 günde uygulayabilir hale gelebilirler.  

Bu arada kontür makyajı en az 15 dakika süren bir uygulama. Bunun üzerine daha göz makyajı yapılacak. Yani güzelliğe giden kısa yol yok bayanlar... Mükemmeliyet istiyorsanız, en az 1 saat harcamanız lazım.


Kontür makyajı çok meşakatli olduğu için “Strobing” denen akım çıktı. Yani fondöten i sürüp, üzerine, aşırı aydınlık ürünlerle, sadece aydınlık bölgelere vurgu yapılıyor, böylece geriye kalanlar doğal olarak gölgeli görünüyor gibi bir mantığı var. Ben bu akımı çok beğenmiyorum, bence kontürün yerini tutmaz. Sadece yazın, çok sıcaklarda kullanılabilecek daha doğal gürünümlü bir teknik gözüyle bakıyorum. Bronz tende her türlü radyans ürünü gayet güzel kullanılabilir.

Evet, bugünlük bu kadar diyoruz. Arayı bu kadar açmadan tekrar görüşmek üzere.


Güzel kalın. 

25 Aralık 2013 Çarşamba

Yılbaşı Gecesi Makyajı


Evet…Nasıl görünmek istiyorsunuz? Dışarıda mısınız, evde mi? Benim favori yılbaşı makyajım göz makyajında biraz iddialı. Şöyle anlatayım, anlatmadan önce göstereyim;

 


Bu arada aradaki fark anlaşılabilsin diye bir gözümde kar taneleri uygulaması var, diğerinde yok…

Fondötenle başlıyoruz. Lancome Teint Idole, 035. Sonrasında göz makyajı sabitleyicimizi sürüyoruz. Bu önemli çünkü göze ağır bir makyaj yapacağız. Kalıcılık ve tutuculuk gerekli. MAC Painterly her zaman favorim. Cildin emmesini bekleyip, göz makyajına başlayalım. Ana far paletlerimiz Dior 5li Smoky Design 008, Dior tekli ışıltılı siyah füme 088 ve Guerlain 04 Two Gossip. Smoky görüntü verecek başka bir palet de tabi ki kullanılabilir. Dior un paletinden beyaz ışıltılı kremsi bazı göz kapağına komple uyguluyoruz. Ardından paletin içindeki 2 tane koyu rengi karıştırarak yine komple göz kapağına uygulamamız gerekiyor. Koyuluk derecesini kendiniz ayarlayabilirsiniz. İlk kat yetmez ise ikinci bir kat uygulayıp koyulaştırabilirsiniz. Arkasından Dior 088 ve Guerlain paletindeki koyu moru karıştırıp gölge yapıyoruz. Bunlardan sonra yine Dior paletine dönüp gri metalik ışıltılı kremsi farı sadece parmak uçlarımızla tüm far uygulamasının üzerine yerleştiriyoruz. Bu son dokunuş ışıl ışıl bir görünüm yaratıyor, ama simli değil, sadece yoğun metalik ışıltı. Doku çok ince olduğu için altta uygulanan renkler gayet belirgin kalırken, gözlerimiz mücevher gibi ışıldıyor…Evet sonrasında yine Dior paletinden siyah linerı MAC ın özel ucu kesik liner fırçası (212) ile tüm gözümüze uyguluyoruz. Kalın ve hafif kuyruklu bir hat çekebilirsiniz. Farlar çok koyu olduğu için zaten linerı ne kadar koyu ve kalın çekerseniz o kadar iyi…Şimdi sıra kirpik kıvırıcı ve rimelde. Bol rimel uygulamasını takiben gözlerimizi bu makyajı hazmetmesi için biraz dinlendiriyoruz. Rimelde iyice kurusun.

 

Şimdi gelelim takma kirpiklere. Ben MAC in tek parça halindeki takma kirpiklerini kullanıyorum. Tek tek takılanlara oranla uygulaması çok daha kolay ve kesinlikle yapay durmuyorlar. Sadece biraz el yatkınlığı gerekiyor. Kendi su bazlı yapıştırıcısı ile kolayca uygulanıyor. Yapılı makyajın üzerine uygulayacağımız için bir far fırçasının ters ucu ile gözümüzün üzerine hafifçe bastırarak tutalım. 5 saniye de yapışıyor. Eğer takma kirpik deneyiminiz yoksa önce bu makyajın provasını yapın. (Veya beni arayın, makyaj randevusu alın:-) Çünkü bu kadar makyajı yapıp sonra da takma kirpik aşamasında tüm makyajı mahfederseniz çok üzücü olur…Takma kirpikleri taktıktan sonra liner ı bir kat daha geçmek lazım, çünkü su bazlı yapıştırıcının izleri kalabiliyor.




Velhasıl kirpikler de tamamsa, artık Dior’un kirpiklere kar yağmış görünümü veren “kar taneleri” ürünü ile makyajımızı tamamlıyoruz. Bu ürünü eğer 8 yıl önce ki yılbaşı sezonundan almamış iseniz, şu anda bulmanız imkansız. Evet tam 8 yıl önce vardı ve ben tabi ki almıştım. Ürün kalem formunda, çevirdikçe ucundaki ince tüpten beyaz bir sıvı akıyor. Bunu kirpiklerinizin üzerine dokundurup çekiyorsunuz, ve işte kirpiklerinizin ucunda kar taneleri..Işıl ışıl…Çok özel…Ve şık.

Göz altına Krylon Transparent Powder uygulayıp, bu mucizevi ürüne inanamayarak göz makyajımızı tamamlıyoruz. Bu kadar ince bir pudra nasıl olurda bu kadar kapatıcı ve aydınlatıcı olabilir. İçine peri tozu katmışlar galiba…

Yanaklara hafif bir renk veriyoruz. Sarı bazlı bir allık tercih sebebi. Ve elmacık kemiklerimizin üzerine Dior Illuminating Lace Effect Powder 002 uyguluyoruz… Spotlar altında elmacık kemiklerinize herkes bayılacak. Bu micro simler olağandışı elegan.

Ruj olarak sadece ışıltı öneriyorum, o da gloss tarzında. YSL Golden Gloss un ışıltıları mükemmel ama glossta ışıltı söz konusu olduğunda Chanel her zaman ilk tercihimiz. Kaşlarımızı unutmayalım. Gözler bu kadar koyu olunca kaş rengini açmak gerekiyor. Ben MAC in sıkıştırılmış beyaz pudrası ile kaşlarımın rengini açtım. Evet, pudrayı far fırçası ile kaşlarınızın üzerine uygulayın. Yoksa kapkara kaşlı ve kapkara gözlü olursunuz...

Evet makyajımız bu kadar. Aslında vurgu sadece gözlerde. O yüzden ne giyerseniz giyin, ne renk giyerseniz giyin, bu makyaj sizi tamamlar.

Hanımlar, iyi seneler. Umarım 2014 mutluluk, sağlık, başarı, huzur ve nice güzellikler getirir.

Güzel kalın,

Helen

18 Kasım 2013 Pazartesi

Liderlik...Çünkü hayal gücü bilgiden daha önemlidir....



Bu haftanın psikoloji yazısı az ama öz. Konumuz liderlik.
Bu konuyla ilgili yapılan sayısız araşırma, yazılan sayısız kitap, düzenlenen onbinlerce eğitim... Herkes liderin özelliklerinin peşinde, lider olunur mu, doğulur mu, herkes liderini arıyor...

Tüm liderlerin en önemli ortak özelliği neymiş biliyor musunuz? "İyimser ve vizyonist olmaları" aslında başka bir deyişle hayalperest olmaları... İyimserlikle, gelecekte olmasını hayal ettikleri bir sahneyi gözlerinin önünde canlandırabilmeleri... Bir hayali kendi (ve başka insanların) kafalarında görüntü (vizyon) haline getirebilmeleri...

Şaşkınlık verici deha Enstein’in bu konuyla ilgili olmasa da, bu konuya uygun düşebilecek sözünü anımsamakta fayda var: "Imagination is more important than knowledge"

Evet, liderler, içlerinde çocuksu ve saf bir iyimserlik taşıyan hayalperestler aslında...Tabi ki sadece bu kadar değil. Sonrasında bu hayalleri gerçeğe dönüştürecek enerji, kararlılık ve insanları peşinden sürükleme becerisi gibi özelliklerde gerekiyor...

Ama her şeyin bir hayal ile başlaması ne hoş değil mi?

Gerçekle hayali ayırt edemeyen beyin, gerçek sandığı hayale doğru koşmaya başlıyor.. Böylece insanoğlu uzaya mekik gönderiyor, muazzam köprüler ve gökdelenler inşa ediyor, akıllı telefonlar yapıyor, DNA şifrelerini çözüyor...

Gerçekçi olmak iyi hoş ama, yanına destekleyici özellikler eklenmiş güçlü bir hayalperestlik insanoğluna çağ atlattırıyor:) Deha ile deli arasında o yuzden bu kadar az fark var…

Çünkü hayal gücü bilgiden daha önemlidir...



17 Kasım 2013 Pazar

Yeni Yıl Oyuncaklarım ! HR MASCARA, SISLEY IŞILTILI GÖZ KALEMİ, GUERLAIN ULTRAVIYOLET ETKİLİ OJE, DIOR’DAN YILBAŞI RUJU VE MUCİZEVİ LA PRAIRIE PUDRA !



Duty Free'ye Yılbaşı Gelmiş...

HR MASCARA, SISLEY IŞILTILI GÖZ KALEMİ, GUERLAIN ULTRAVIYOLET ETKİLİ OJE, DIOR’DAN YILBAŞI RUJU VE MUCİZEVİ LA PRAIRIE PUDRA !

Uzunca bir süredir yazamadım. Ama hep aklımdaydınız, bunu telafi edeceğim, söz…

Başlıktan anlaşılacağı üzere, geçen hafta yurtdışına çıkma fırsatım oldu… Dutyfree yılın bu zamanı çok hoş oluyor. Hristiyanların “Holiday Season” olarak adlandırdıkları, herkesin Christmas sebebi ile muhakkak evine gitmesi gereken ve genelde Aralık sonu başlayıp Ocak ın ilk bir iki haftası süren bu “Tatil Sezonunda”, bir nevi herkes seyahat ediyor ve yolu havaalanlarında Duty Free dediğimiz alışveriş merkezlerine düşüyor.

Yıllarca çalıştığım şirkette, yurt dışı ile bağlantılı tüm işlerimizi Aralık 20 gibi tamamlamaya çalışırdık, çünkü sonrasında hiç kimse bu insanları 5 Ocak’tan önce iş başında bulamazdı…

Evet… Duty Free ışıl ışıl, yılbaşı lansmanları, yeni ürünler, kofre paketler ile dolup taşıyordu… Bu göz alıcı görüntüden işte bir iki kare…

 
Gelelim ürünlerimize. Bu hafta özellikle deneyip size detay vermek istediğim ürünler şöyle:


Helena Rubinstein – Lash Queen Mascara- Sexy Blacks (Siyah Maskara)
Sisley – Phyto Khol Star – Glittering Eyeliner (Işıltılı göz kalemi)
Guerlain – La Laque Couleur 861, ve Ultraviolet Top Coat (Oje ve koruyucu cila)
Dior – Diorific Golden Winter - 042 Winter (Uzun etkili kalıcı ruj)
Dior – Diorific Folden Winter Vernis – 995 Mınuit (Altın Işıltılı Oje)
La Prairie – Cellular Treatment Powder Finish – Beige Dore (Hücresel Bakım Yapan Pudra Fondöten)
 
 
 Evet hemen başlayalım…

Yıl 1998 civarı. Helena Rubinstein o zamanlar Türkiye’de var. Ürünü Türkiye’ye Loreal grubu getiriyor ve ben HR ürünlerine bayılıyorum. Gerçekten ihtiyaca yönelik hazırlanmış, işe yarayan ve tasarım ötesi ürünler.. Fakat bir anda Loreal, HR ı Türkiye’ye getirmeyi bıraktı, bir sürü farklı duyum aldım ama gerçeği bir türlü öğrenemedim…O zamandan beri ne zaman yurtdışına çıksam ilk önce HR standlarına uğrarım, eski bir dost ile biraz hasret gideririm…

Bu seferde öyle oldu… HR ın provakatif maskara serisinden üzeri dantel efektli Lash Queen, “al beni, dene beni” diye bağırıyordu. Kendisini daha önceden tanıyordum zaten… Tabi ki sonuçta birbirimizi çok sevdik. Benim hiç söz dinlemeyen, dümdüz ok misali kirpiklerim MAC in kirpik kıvırıcısı olmadan hiçbir şekilde kıvrılmıyor. Fakat HR mascara’nın harika fırçası ile bu kıvrık şekil daha da görülür ve sabit oldu, ayrıca yapışkan olmayan dokusu ile gün boyu rahat ettim. Ürün dış tasarımının bir sanat eseri olduğunu söylemek abartılı olur mu bilmiyorum ama üzerinde ki dantel efekti aynı zamanda dokulu. Yani ürünü tutarken danteli hissediyormuşsunuz gibi oluyor…Çok keyifli…
 
 Gelelim Sisley’in ışıltılı göz kalemine. Sisley serisi de tamamen kendini şımartma üzerine kurulu bir konsept. Ürünler %100 organik ve dış kutularından anlaşılmasa da aşırı şık. Sisley bir Fransız markası ve Türkiye’de birçok büyük zincir makyaj ürünleri mağazasında var. Fakat fiyatları Premium sınıf içinde bile yüksek. Bunu da %100 organikliğine borçlu… Doğalın pahalı olması ne ironik değil mi…


Evet göz kalemimiz çok ama çok şık. Üzerinde ki yazılar fosforlu ama elegant bir renkte, kalemin ucunda kalem hangi renkte ise aynı renkte Swarovski bir taş var ve bu gerçekten çok ama çok lüks bir şey. Piyasada bir tane daha bu kadar şık bir göz kalemi yok!!! Ben yeşil aldığım için benim taşım da doğal olarak yeşil… Kullanıma gelince, doku tamamen mikro ışıltılar içeriyor ve sürümü çok rahat. Dağılma yapmıyor, tamamlayıcı far renkleri ile çok güzel kombinlenebilir, doreli sarılar ve askeri yeşiller ile mesela…Far kullanmaktan hoşlanmayanlar için bu kalemin şöyle bir özelliği var, sadece kalemi sürün ve çıkın, hafif kalın bir eyeliner gibi sürebilirsiniz, ve bütün gün gözünüz de altın ışıltılı yeşil bir far varmış gibi dolaşabilirsiniz. Gerçekten çok zarif bir ürün.

 


Guerlain Ojeler – Guerlain’in yeni ojelerini daha önce yazmıştım. Bu iki rengi Türkiye’de henüz görmedim. Ana renk metalik mürdüm yansımalı koyu bir kahve. Buraya kadar yeni bir şey yok, fakat ne zamanki üzerine ultraviyole koruyucu katı sürüyorsunuz, ojeniz ultraviyole efekti ile parlamaya başlıyor. Özellikle güneş ışığında veya spotlar altında harika duruyor. Normal ışıklar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ultraviyole katı diğer ojelerinizin üzerinde farklı efektler yaratmak için de kullanabilirsiniz. Ojenin ve koruyucu katın fırçaları inanılmaz yoğun bir dokuda. Ojeyi fırçaya sadece tırnağa süreceğiniz kadar alıp, sonrasında sürüp bırakmanız gerekiyor. Fırça ile çok fazla üzerinden geçilmemesi lazım, oje ve fırça işlerini kendileri yapıyorlar; sür-bırak ve ürün kendini tırnak üzerinde tam da olması gerektiği kadar topluyor veya bırakıyor… Türkiye de manikür profesyonelleri bu tarz fırçalarla çalışmaya alışkın olmadıkları için bu ojeyi sürdürürken özellikle bunu belirtmeniz lazım yoksa ilk bir iki dakika ojeyi nasıl süreceklerini anlamaya çalışarak geçiyor.
 
 

Evet bu ufak ipuçlarından sonra gelelim Dior’un sezon rujuna. Makyaj kampanyasında mankenimiz Daira’nın dudağındaki renk olan 042 Winter adından da anlaşılacağı üzere tam bir kış rengi. Rujumuzun özelliği kalıcı olması fakat dudakta kalıp gibi durmaması. Bence bu koyu renk sürmekten hoşlananlar için çok önemli bir nokta. Koyu renkleri hakkı ile kullanabilmek için kalıcı olmaları gerekiyor, dağılmamaları gerekiyor aynı zamanda da dudakta “kalıp gibi” duran ve doğal olmayan bir görüntü yaratmamaları gerekiyor. Ve Dior bunu kesinlikle başarmış. Uygun renkte bir dudak kalemi ile kullanmanızı tavsiye ederim. Rujumuzun nefis bir dokusu ve rengi var. Klasik kırmızılara alternatif daha koyu bir bordo-mürdümsü kırmızı-toprak tonlarında ve hafif metalik bir ışıltısı var. Baş çevirten, göz yakalayan bir renk… 

Alacağım demiştim aldım. Dior’un altın ışıltılı mürdüm ojesi 995 Minuit! Oje biraz dokulu bir yapıda. Sürerken fırçayı tırnak üzerinde fazla gezdirmemek gerekiyor, Guerlain de olduğu gibi. Orada fırçanın yoğunluğu sebebi ile böyle yapmamak gerekiyordu, Dior’da ise ürünün içindeki sim benzeri dokunun ojeyi tırnak üzerinde rahatça kayamaz hale getirmesi sebebi ile böyle yapmak gerekiyor. Ama renk çok güzelllll…..Üzerine muhakkak koruyucu ve parlaklık veren bir top coat sürün. Herkes tırnaklarınıza bakacak. Bu arada tasarım harikası şişesinden bahsetmeye gerek yok, kendi adına konuşuyor. Açık renklerden hoşlananlar için aynı seri de sedef efektli beyaz ve kum renkleri de mevcut.

Bu kadar renkli kozmetikten sonra cilt için harika bir ürüne geçelim. Ten makyajını mükemmelleştiren her ürüne bayılıyorum. La Prairie’nin bu pudra-fondöteni ile ilişkimiz 10 yıldır devam ediyor. Kendisi hücresel bakım yapan, ıslak sürüldüğünde fondöten görünümünde, kuru kullanımda pudra etkili mucizevi bir ürün. Ben pudra olarak kullanıyorum ve 10 yıldır sadece bu pudrayı kullanıyorum. Kendisi adeta bir “silici”. Silici’den kastım; ince çizgileri siliyor, makyajın fazlalığını alıyor ve yüzünüzde süper natürel bir etki bırakıyor. Elmacık kemiklerini ortaya çıkarmak isterseniz makyajın en sonunda allığın alt kısmına çizgi çeker gibi uygulayın…Ben daha da ileri gidip göz altında kullanıyorum. Hücresel bakım yaptığı için içim rahat, consealer’ın üzerine uyguluyorum ve oradaki ince çizgiler ve morluklarda yok oluyor. Dedim ya mucizevi bir ürün…

Bazı arkadaşlarım bana sitem ediyorlar, “Hep Premium ürün yazıyorsun” diye… Haklılar, bir şey demiyorum. Yıllardır tecrübem bu alanda oluştu. Ama şimdi kendimi orta fiyatlı ama işe yarayan ürünler konusunda geliştiriyorum, araştırma yapıp gerçekten güvendiğim ürün bulunca da yazıyorum. Mesela Avon’un çok beğendiğim ürünleri var, aynı şekilde Flormar’ın da.


Bugün en son olarak Flormar’ın iki tane ojesi ile size veda ediyorum. Bu ojeler yılbaşı konseptine çok uygun. Yoğun mikro simli olanı beyaz ojenin üzerine tırnak ucunda French manikür tarzı uygulayarak çok şık bir görünüm elde edebilirsiniz. Daha iddialı bir görümün için, siyah bir gece elbisesi ile önce 387yi üzerine de 394 ü sürerek tırnaklarınızda mücevher etkisi yaratabilirsiniz. Eğer böyle bir görünüme gidecekseniz fazla aksesuar kullanmamanızı tavsiye ediyorum…

Evet herkese iyi pazarlar, mutlu bir gün dileklerimle…

 

 

 

 

24 Ekim 2013 Perşembe


Çok Yönlülük - Wide Achiever

 
Bu da nereden çıktı şimdi diyebilirsiniz. Bu haftanın psikoloji bakış açılı yazısı budur. Merak etmeyin sonunda (ortasında) makyaja da bağlayacağım.

Forbes de bir makale okudum yakınlarda. Bir süredir kafamı meşgül eden “Acaba maymun iştahlı mıyım?” “Ben niye böyleyim?” sorularına çok da güzel cevap oldu…Şöyle ki, çok farklı ilgi alanlarım ve karakter özelliklerim var. Bir sürü farklı alanda ilgili, meraklı ve yetenekliyim. Ve birbirine çok ters karakter özellikleri gerektiren konular bunlar. Nasıl oluyor da hepsi bir arada bulunuyor ?

Yıllar ama yıllar önce çok sevdiğim birisi bana şöyle demişti: “Ayakların yere çok sağlam basıyor, aklın da beş karış havada”.. Tam olarak da bu farklılıklar üzerine kurulu karakterimi tarif etmiş.

Beni rahatsız eden kısım şuydu; Bütün bu farklılıklar gerçekten birarada bulunabilir mi? Yoksa kendimi mi kandırıyorum ? Lider özelliklerim var, rekabetçi bir yanım var, hızlıyım, bir organizasyonu, fonksiyonu, süreci sıfırdan kurup, işler hale getirebilirim. Yöneticilik yapmak en iyi bildiğim şeylerden biri. E bir taraftan da psikoloji, koçluk seviyorum, kendimi bu konuda çok geliştirdim. Okudum, eğitim alım. Empatik ve duyarlıyım. Sabırlı ve anlayışlıyım. Gerekli bir dozda sertlik de var, ama karşımdakini güçlendirmek için. Sonra makyaj gibi çooook daha farklı bir konu var. Oldum olası hep sevdim. Renkleri, dokuları, insan yüzünü tuval gibi kullanma olayını… Bu da yaratıcılıkla ilgili bambaşka bir alan. Keşke bu sektörde çalışabilseydim derim hep, ah ederim…Ve yazıyorum, yazmayı da çok seviyorum. İnsanlar bana “kısaca ne hissettiğini anlatabiliyorsun, bu bir yetenek” diyorlar. “Duyguyu karşıya geçirebiliyormuşum”…. Ne çok övdüm değil mi kendimi, of süper iyi geldi. Size de tavsiye ederim. Oturun bütün becerebildiğiniz şeyleri yazın. Çok büyük şeyler olmak zorunda değil bunlar. Sizi siz yapan şeyler olsun yeter.

Evet ne diyordum, kendimi nasıl tarif edeceğim kaygısı içindeyim. Ben aslında şöyleyim, bir de şu yönüm var, bir de çok alakasız ama şunu yapmayı severim, vs vs.

"Bu kadın ya kendini bilmiyor, ya kendini bir şey sanıyor, ya maymun iştahlı, ya da vs vs."

Forbes de cevabı buldum. “Çok Yönlü Başaran” diye bir kavram çıkmış. İnsanlar kendilerini artık şöyle tanımlıyorlarmış:

Mr. John Smith, Çocuk doktoru, Blog Yazarı, Aktivist, Marangoz
Ms. Mary Smith, Dekoratör, Aşçı, Fotoğrafçı, Gönüllü Sosyal Çalışan

Bunun gibi, bende kendimi şöyle tanımlıyorum:
Helen, Tedarik Zinciri Profesyoneli, Blog Yazarı, Makyaj ve Yaşam Koçu, Anne   
 
Yani farklılıklar birarada ve bir şekilde uyum içinde bulunabiliyor. Hatta bu çelişkili kavram aslında mantıklı bir şey.

Deneyin, sizde bir sürü farklı yönünüz olduğunu göreceksiniz. Ve bu sıfatlar yaşla değil, üretmekle ilgili şeyler. Ürettikçe, boş durmadıkça bu sıfatların arttığını göreceksiniz.
Görüşmek Üzere,

22 Ekim 2013 Salı


Akıllı Makyaj – Smart Make Up
 
Çok uzun yıllar kurumsal bir şirkette çalıştım. Bankalar kadar olmasa da sürekli formatlı giyinmek zorundaydım ve görevim gereği şirketi büyük anlaşmalarda temsil etmek için sürekli insan önünde olmam gerekiyordu. Zaten hep bakımlı bir kadındım fakat pozisyon ilerledikçe, temsil sorumluluğu artıyor. Sürekli uygun ve düzgün giyimli olmak, tamamlayıcı saç ve makyaj kullanmak gerekiyordu. Bu bile başlı başına bir işti zaten...Ama keyifli kısım buydu J

Evet, beni yakından tanıyanlar saçla ilgili takıntılarımı bilirler. Saç bir kadının en ama en önemli aksesuarıdır ve daima harika görünmelidir. Saçınız, makyajınız ve ayakkabınız iyi ise, aradakiler idare edebilir. İş için, uzun saçta fönü, kısa saçta balyajlı (veya platin sarı) ve çok modern kesimleri severim. Fön asla kuaför fönü gibi durmamalı, tepesi kabarık, uçları içe dışa karışık fön çok eski bir görünüm. Ben keratin terapisi (nam-ı diğer Brezilya fönü) yaptırıyorum altı ayda bir ve kendim fön çekiyorum saçıma, ama şu sıralar kısa, asi ve platin sarısı saçlarda hep aklım kalıyor. Bakalım artık...

Gelelim makyaja, iş yerinde ne kadar yapalım. Aman fazla olmasın, ruj sürsek mi, sürmesek mi? Herkese yakışan bir tarz vardır. Herkes de iyi duran renkler vardır. Ama yine söylüyorum, makyaj iyi bir fondötenle başlar...

Hiç makyajsız gibi duran makyajlar benim iş yeri için en sevdiğim stildir. Yüzümde yarım saatlik makyaj vardır ama renkler o kadar hoş ve natureldir ki, herkes kendi ışıltım zanneder. Bunu başarabilmek için kendinize uygun renkleri bulmalısınız. Renkler soluk olmak zorunda değil, sadece sizde naturel durmalılar. Eğer toz yapılardan hoşlanmıyorsanız, Nef gibi yağsız krem ürünleri tercih etmenizi öneririm. Ten ile daha bütün bir görüntü verdikleri için, naturellik ön planda oluyor.

Benim gibi, özellikle göz makyajında kalıcılık arayanlardansanız, muhakkak göz kapağınıza MAC Painterly uygulayıp ondan sonra farınızı sürün. Kalıcılığına inanamayacaksınız. Evet gelelim renklere. Kendimden örnek vereceğim. Beyaz tenliyim, çok iri koyu kahverengi gözlerim var. Fondötende her zaman içinde bejlik olan serileri seçerim. Lancome Teint Idole 035 favorim. Göz makyajında kahve tonlarına bayılırım, çok tehlikeli bir renk olmasına rağmen. Her zaman içinde altın ışıltısı taşıyan sıcak kahveleri kullanırım. Mümkünse mürdüm yansımalı kahverengi olsun... (Bulması çok zor) Baz olarak da sakin, bağırmayan ama kendini belli eden bir kemik veya kum rengi...Kaş kalemim Shiseido BR 704, yanımdan hiç ayırmam. Rengi çok naturel, sadece boşlukları kapatıyor. Chanel in altın rengi pudrasını (içinde dorelikten ziyade sarılık var) allık olarak kullanıyorum. (607 Terre D’or) Lancome Hypnose Drama siyah rimel bence dünyanın en iyi rimeli...Bütün göz kalemlerini denedim, kazanını açıklıyorum: Clinique 105 Chocolate Lustre. Rujum Dior 314 Anqelique Beige. Diorskin Nude 001 göz altı kapatıcım. Kirpik kıvırıcı kullanırım, MAC.

Bu makyajı geceye çevirmek istediğinizde, farı dramatik gölgeli yapın, allığı biraz arttırın ve ruju değiştirin. Ve bolca parfüm kullanın. Özellikle saçınıza sıkın. Saçlarınız hareket ettiğinde ortama nefis kokular yayılacak...

Akıllı makyaj demek, çok yapılmış ama az görünen makyaj demektir. Herkes size bakar, ama bir türlü neyin gözlerine bu kadar hoş gözüktüğünü anlayamazlar...